top of page
Yazarın fotoğrafıesra duygu

Müze Ziyaretleri: 1. Giriş

Güncelleme tarihi: 9 Eyl 2023

Yepyeni bir yazı dizisiyle birlikte karşınızdayım. Müze Ziyaretleri başlığı altında kendi deneyimlerime dayanarak müzelere yapılan geziler ve buradaki zamanınızı nasıl daha verimli geçirebilirsiniz basit bir dille bundan bahsetmek istiyorum. Okuduğunuz için şimdiden teşekkürler.


Yazıya bu cümleyle başlamam sizi biraz şaşırtabilir belki ama müze ziyaretleri yapmanın doğru ya da yanlış bir yöntemi yoktur. Bilmeniz gereken en önemli kural, kapı eşiğinden adımınızı attığınız anda tamamen kendi içgüdülerinizi takip etmek gerektiği. Sizi neyin heyecanlandıracağını bulmaya, kalbinizi çalacak eserleri görmeye ve belki de asla unutamayacağınız estetik deneyimler kazanmaya hazır olmalısınız. Sanat eserleri her ne kadar cansız olsalar da, sizinle etkileşim içine girerek doğrudan iletişim kurmaya başlarlar. Sizinle konuşurlar. Bu yüzden ziyaretleriniz ister uzun ister kısa olsun, elinizdeki zamanı mümkün olduğunca verimli geçirmeye çalışmalısınız.


Eğer sanat veya tarihten etkileniyorsanız, müzeye adım attığınız an içiniz heyecan ve beklentiyle dolmaya başlar. Başlarda bir miktar endişe duyuyor olabilirsiniz, fakat bunu kontrol altına almalısınız. Şunu unutmayın, aşırı endişe etraftaki güzellikleri fark etmenize engel olabilir. Kapı eşiğinden içeriye adımınızı attığınız anda artık farklı bir dünyaya giriş yapmış oluyorsunuz. Gündelik hayat ve yaşadığınız sorunlar geride kalıyor. Girişte sizi heykeller, mozaikler karşılıyor ve daha etkilenmeye işte oracıkta başlıyorsunuz. Gördüklerinizin hakkını verebilmek için endişenizi, heyecanınızı, şaşkınlığınızı kontrol altına almak zorundasınız. Girişte sakinleşmeye çalışın ve birkaç derin nefes alın. Sakinleşmenizi ve geziden daha iyi faydalanmanızı sağlayabilecek bir önerim daha var. Neredeyse her müzenin girişinde ziyaretçilerin faydalanması için koleksiyon broşürleri veya gezi rotaları yer alır. Genel fikir edinmek için birkaç dakikanızı ayırıp bunları karıştırmak hem işinizi kolaylaştıracaktır hem de o an duyduğunuz yoğun duyguları kontrol altına almayı sağlayacaktır. Hatta bazen bunlar sayesinde koleksiyonların en önemli parçalarını kaçırmanın da önüne geçebilirsiniz. Hemen burada küçük bir bilgi vermek isterim, Madrid'de Prado'ya giden ziyaretçilerin bir kısmı, heyecan ve panikten dolayı bu broşürleri fark etmediklerini, dolayısıyla bodrum galerisinde yer alan Goya'nın müthiş karanlık eserlerini de göremedikleri için hayal kırıklığına uğradıklarını söylemişler. Bu tür olaylar Türkiye için belki çok sık olmasa bile ne yazık ki büyük müzelerde zannedildiğinden daha sık yaşanıyor. Dilerseniz daha ayrıntılı bir gezi için rehberli turlara da katılabilirsiniz. Her müze bünyesinde rehber bulundurur fakat ücretleri kurumdan kuruma değişiklik gösterecektir.


Kendinizi ne kadar hazırlarsanız hazırlayın, ilk büyük müze ziyaretinizde, olağanüstü sanat eserleriyle dolu bir odaya girdiğinizde muazzam bir şaşkınlık yaşayacağınıza garanti verebilirim. Salonların her detayını eserler kadar dikkatlice izleyin. Bazı salonların kapı girişlerinde heykeller yer alır. Bunlar da o odanın mimarisinin birer parçasıdır. O büyülü ambiyans sizi daha kapının eşiğinde karşılamaya başlar. Dikkatinizi vermeden yanlarından geçer giderseniz, geçmişin deşifre edilmesinde önemli rol oynayan bir nesneyi yok saymış olursunuz. Bu heyecanı tatma fırsatını kaçırırsınız. Durup dikkatlice bakmadıkça onun da muazzam bir güce sahip olduğu gerçeğini unutursunuz.


Peki ya müzelerin geri kalanı? Anıtsal figürlerin bazılarının ne kadar büyük olduğunu, hayvan formlarının ne kadar ilginç olduğunu, figürlerin binlerce yıl önce bu kadar gerçekçi olmasının ne kadar büyüleyici olduğunu fark ederek her nesneye birbiri ardına bakmaya devam etmelisiniz. Tüm bunları yaparken zihninizde bazı sorular canlanabilir.


"Hepsini incelemek için biraz uzaklaşıp bakmalı mıyım?"

"Diğer sergi salonlarında da ilgimi çeken eserler olabilir, buralarda ne kadar zaman geçirmeliyim?"

"Nesnelere bakarken ne düşünmeliyim?"

"Bu güzel eserler tarihsel olarak ne kadar önemli?"

"Bu eserlere yakın olmak beni, onların yapıldığı döneme, hatta uygarlıklara da yakınlaştırır mı?"

"Bu eseri yapan insan veya insanlar neler düşünüyordu?"

"Eski çağlarda yaşayan insanların tanrı gibi görülen yöneticilerine karşı tavırları nasıldı? Ve bugün benim onlara karşı tavrım ne olmalı?"


Elbette ki sorular çoğaltılabilir. Bunlardan biri, birkaçı ya da benzeri zihninizden geçebilir. Örneğin uzun bir kaide üzerine monte edilmiş anıtsal bir baş olarak tasvir edilen kraliyet şahsiyetinin kimliğini merak edebilir ve aynı heykelin başka bir parçası gibi görünen biraz aşağısına monte edilmiş dev bir koldan etkilenebilirsiniz. Her iki parçaya da gelişigüzel bakarsanız, muhtemelen bu muazzam anıtın tasvir ettiği kişinin eski medeniyetlerinden olduğunu düşüneceksiniz. Ancak yüzündeki detaylara dikkatle bakınca belki de onu sevdiğiniz bir erkeğin harika derecede hassas bir portresi olarak kabul edeceksiniz. Ya da sımsıkı kapalı yumruğunun etrafından döndükçe yalnızca bunun bile bir başyapıt olduğunu düşüneceksiniz. Ve içinizdeki duygularla bu kısa turun senfonisini keşfedeceksiniz.

19 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page